Fatma TAŞ


Aile Danışmanı, Davranış Bilimci, Psikoloji (Yüksek Lisans) , Yazar, Kişisel Gelişim Danışmanı, NLP Eğitmeni, Yaşam Koçu ve şirketin kurucusudur.

İLGİ EĞİTİM DANIŞMANLIK

Fahrettin Kerim Gökay Caddesi Çamtepe Sokak No:2 Kat:5 Daire:13 Corner Palas Apt.  Göztepe/Kadıköy  İSTANBUL Tel: 0216 567 69 80 Email: bilgi@ilgidanismanlik.com

ZAMAN GAZETESİ 27.06.2005 PAZARTESİ

Evlenirken Gerçekten Mutlu Olmayı Hedefledik Onun İçin Evlendik
 
Müfettiş Ahmet Taş ile tekstilci ve kişisel gelişim uzmanı eşi Fatma Taş, 15 yıllık evliliklerini ilk günkü

gibi mutlu ve huzurlu yaşıyor. Çiftin uyumundaki sır, gerçekten mutlu olmayı hedeflemeleri ve bunun için

emek vermelerinde yatıyor.

Geleceğe dair çok güzel hayallerle evlenen birçok çift, birkaç yıl içinde ilk zamanların aşkını, heyecanını, hatta eşine olan sevgisini kaybediyor.

Evlilik birlikteliği zamanla alışkanlık haline geliyor, ilişkiler monotonlaşıyor, ‘böyle gelmiş böyle gider’ havasında aynı evin içinde iki yabancı gibi yıllar geçiriliyor. Bazı çiftler sadece çocukları annesiz-babasız bırakmamak için birbirine katlanır hale geliyor. Oysa sevgi, bir çiçek gibi bakım ve emek istiyor. İlk zamanlardaki sevginin bitip tükenmesinin, sararıp solmasının sebepleri, çiftlerin evlendikten sonra sanki hedefe ulaşmış gibi artık birbirlerine sevgilerini göstermemesi, sevgiyi daha da çoğaltmak için emek vermemesi, özensiz davranması, ilgi sıralamasında arka planlara atması gibi pek çok olumsuz durumdur. Evlenirken, neden evlendiğini ciddiyetle sorgulayan, eşinin varlığının farkında olan, mutlu olmayı hedefleyip yıllardır bunun için çaba harcayan ve gerçekten sevgi dolu beraberlik yaşayan çiftler de var elbette. Fatma ve Ahmet Taş çifti bunlardan biri. İçişleri Bakanlığı’nda müfettişlik yapan Ahmet Bey ile tekstilci ve kişisel gelişim uzmanı Fatma Hanım, 1989’da tavsiye üzerine tanışmış ve bir yıl sonra evlenmişler.

15 yıllık birlikteliklerinde daima mutlu olmayı hedefleyen Fatma Hanım ve Ahmet Bey, buna ulaşmak için birbirlerini çok iyi tanımaya ve isteklerini karşılamaya çalışmış, küçük de olsa sürprizler yaparak hayatı renklendirmeyi başarmışlar. 15 yıldır hâlâ flört eder gibi yaşadıklarını söyleyen Fatma Hanım, “Mutlu olmak için neler yaparız diye sorduk kendimize ve hep ilk günlerin boyutunda kaldık. Birbirimize karşı şımarıklığımız, çılgınlığımız vardır. Oturur dışarıda baş başa konuşuruz, yemek, çay ısmarlarız. Eve gelirken kapıda karşılamak yerine beni duraktan almasını isterim, beraber yürüyebilmek için. Bunlar oyunmuş gibi; ama gerçek. Evliliği ciddi anlamda ayakta tutuyor. Bu zamana kadar tartışmamız, kavgamız olmamıştır. Eğer bir sorun varsa dışarı çıkar, sohbet ederiz. Evde yüz göz olabilirsiniz; ama dışarı çıktığın an karşılıklı saygı başlıyor.” diyor.

Evliliklerin genelde 2-3 yıldan sonra monotonlaştığına ve mecburi birliktelik haline geldiğine dikkat çeken Ahmet Bey de birlikteliklerini bu hale getirmemek için yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Sevgi kuru kuruya bir şey değildir. Sevgi emektir. Sevginin içi doldurulmalı. Biz onu yapıyoruz. Değişik mekanlarda değişik mutluluklar yaşıyoruz. Çocukları ailemize bırakıp Amerika’ya 2. balayına gittik. 3. balayımızda 2 yıl önce hacca gittik. Gecenin bir yarısı kalkıp Bursa’ya gideriz. Bir sabah hiç aklımızda yokken Bolu’ya gitmeye karar veririz. Geceleri sahile inip yürüyüş yaparız. Kızkulesi’nin önünde oturup güneşin doğuşunu izleriz.” Çiftin evlilik hikâyesi de ilginç. İstemeden sonraki ilk görüşmede muhatabını her yönüyle tanımak isteyen Fatma Hanım, Ahmet Bey’e tam 150 soru ile bir sınav yapıyor adeta. Bir üniversitenin psikoloji kürsüsünde derslerde örnek olarak kullanılan soruların bir kısmı şöyle: Sen kimsin? İnsan nedir? Buraya ne için geldin? Niçin evlenmek istiyorsun? Evlilik nedir? Evlilikten beklentilerin ne? Evlenmiş gibi yapmak için mi evlenmek istiyorsun? Kadın nedir? Kadına bakış açınız nedir? Kadın ‘cepte bir’ midir? Kadın kölelik boyutunda mıdır, erkeğe tapması mı gerekir? Kadın bir kuluçka makinesi midir? Çocuk nedir? Çocuktan beklentileriniz nedir? Kadın bir seks aleti midir, meta mıdır? Birliktelik ne demektir? Mutluluk nedir? Mutluluğa amaç ve araçlar ne olmalıdır?

Soruları tekrar hatırlayınca “O gün canına okumuştum aşkımın.” diyor Fatma Hanım. 3 saatin sonunda bütün sorulara makul ve mantıklı cevaplar veren Ahmet Bey sınavı geçmiştir.

Çiftin evlilikleri ilk sınavla 10 gün sonra karşılaşır. Ahmet Bey olayı şöyle anlatıyor: “Annem ve babam evliliğimizin onuncu günü bize geldiler. İşten gelince eşime yardım için mutfağa gittim. Babam beni öbür odaya çağırıp ‘Sen ne yapıyorsun, mutfakta hanım uğraşır, senin işin ne orada?’ dedi. ‘8 yıldır kendi yemeğimi kendim yapıyorum. Bu zamana kadar nerdeydiniz? Hanım rahatsız, siz aç mı gideceksiniz?’ dedim. Bir şey diyemedi. Sonra ‘Fatma’yı bizim yanımıza, yaylaya gönder annene yardım etsin. Çamaşırı, bulaşığı yıkasın, iğnelerini yapsın.’ dedi. ‘Fatma benim eşim mi, sizin hizmetçiniz mi? Ben neredeysem eşim oradadır. Size hizmetçi ya da bakıcı lazımsa tutalım. Eşim mendilimi bile yıkamaya mecbur değil. Allah’ın huzurunda o bana emanet, ben de ona emanetim.’ dedim. Evliliklerde bu sorun hep var. Anne baba tahakküm ediyor, evi yönetmeye çalışıyor. Erkeklerin de sesi çıkmıyor, eşlerine sahip çıkamıyorlar.” Fatma Hanım da “Ondan sonra Ahmet Bey’i idare edemeyeceklerini anladılar ve ona göre davrandılar. Bu olay benim için sorduğum soruların özüydü. 10 günlük evliliğimde eşimin kişiliğini, özgüvenini, ailesine sahip çıkma duygusunu yakaladım.” diyor.

27.06.2005
Şemsinur Özdemir
İstanbul